Ana içeriğe atla

Üsttitremsel (overtonal) Kurgu

Bana göre üsttitremsel kurgu (önceki yazıda da belirtildiği üzere), örgensel yönden titremsel kurgu çizgisinde yeni bir gelişmedir. Daha önce de belirttiğim gbi, üsttitremsel kurgu. titremsel kurgudan, parçanın bütün çekiciliklerinin topluca hesaplanmasıyla ayırt edilebilir. 
Bu nitelik, ezgi yönünden coşkusal bir renklendirmeden alınan izlenimi doğrudan doğruya fizyolojik bir algılamaya yükseltir. Bu da, daha önceki düzeylere göre yeni bir düzey demektir. 
Bu dört sınıf, kurgu yöntemleri'dir. Bunlar, yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, birbirleriyle çatışma ilişkilerine girdiklierinde doğrudan doğruya kurgu yapıları olurlar. 
Bunlar birbirini yansıtan ve birbiriyle çatışan bir karşılıklı ilişkiler taslağından, her biri örgensel olarak öbüründen oluşan ve gittikçe daha güçlü olarak belirlenen bir kurgu çeşidine doğru ilerler. 
Böylelikle ölçümlüden dizemliye geçiş, çekimin uzunluğu ile görüntü içindeki devinim arasındaki bir çatışmaya ulaşır. 
Titremsel kurgu, parçanın dizemsel ve titremsel ilkeleri arasındaki çatışmadan doğar. 
Ve sonunda, üsttitremsel kurgu, parçanın temel titremlyle (egemen öğesiyle) üsttitrem arasındaki çatışmadan doğar. 
Bu düşünceler, her şeyden önce, kurgu yapısının «resimsel» (pictorial) bir görüş noktasından değerlendirilmesi için ilginç bir ölçüt sağlar. Resimselcilik burada «sinemalıkçılık» la (cinematicism); estetik resimselcilik, fizyolojik gerçeklikle çatışmaktadır, 
Film çekiminin resimselciliği üzerinde tartışmak saflıktır. 
Bu durum, filmlere hiçbir zaman mantıklı bir biçimde uygulanmamış dürüst bir estetik ekin almış kimselerin göze çarpar bir niteliğidir. Örneğin sinema konusunda Kasimir Maleviç'in görüşleri bu çeşit düşüncelerdendir. Filmlerin en acemisi olanlar bile film çekimini, açık hava ressamlığıyla aynı açıdan çözümlemeyi düşünmez. 
Aşağıdaki görüş, kurgu yapısının en geniş anlamda «resimselciliğinin» bir ölçütü olarak benimsenebilir: Çatışmanın, değişik kurgu sınıflarından biri olmasına meydan verilmeksizin, çatışma şu ya da bu kurgu sınıfı içinde çözülmelidir. 
Gerçek sinema ancak devinim ve titreşimin çeşitli sinemalık değişmelerinin çarpışmasıyla başlar. Örneğin insan betisi (Iigürü) ile çevren (ufuk) arasındaki «resimsel» çatışma (bu çatışmanın duruk ya da canlı resimlerde olmasının önemi yoktur). Ya da değişik biçimde aydınlatılmış parçaların salt çatışan ışık titreşimleri açısından almaşıklaşması, ya da bir cismin biçimi ile bu cismin aydınlatılışı arasındaki çatışma, vb. 
Kurgunun değişik biçimlerinin, bunu algılayan kimsenin ruhbilimsel- fizyolojik yapısındaki etkisini neyin nitelediğini de belirtmeliyiz. 
Birincisi yani ölçülü sınıf, kaba bir devinim gücüyle nitelenmiştir. Bu kurgu, izleyiciyi, algılanmış devinimi dışa dönük olarak yeniden vermeye zorlayabilecek niteliktedir. Örneğin Eski ile Yeni'deki ekin biçme yarışması bu yolda kurgulanmıştır.


Staroye i novoye (1929), Sergei M. Eisenstein

Çeşitli parçalar «anlamdaş» tır: Görüntünün bir ucundan öbür ucuna dek bir tek biçme devinimi yer almaktadır. Parçalar kısalıp hızlandıkça, izleyicilerin kolaylıkla etkilenebilenlerinin de gittikçe artan bir hızla bir yandan öbürüne uslu uslu sallandıklarını görünce gülmüştüm, Etki, yalın bir marş çalan bando mızıkanın etkisine eşti. 
İkinci sınıfı, dizemsel olarak nitelemistim. Buna ilkel-coşkusal da denebilirdi. Burada devinim daha incelikle hesaplanmıştır; çünkü her ne kadar burada da coşku, devinimin sonucuysa da bu devinim yalnızca ilkel bir dış değişiklik değildir. 
Üçüncü sınıf -titremsel kurgu- aynı zamanda ezgisel-coşkusal diye de adlandırılabilir. Daha ikinci durumda yalın bir değişiklik olmaktan çıkan devinim burada daha yüksek derecede bir coşkusal titreşime açık ve seçik olarak geçer. 
Dördüncü sınıf -deyim yerindeyse, arı fizyolojizmin taze bir seli- yine doğrudan doğruya devinim gücüyle bir yoğunlaşma derecesi kazanarak, ilk sınıfı en yüksek yeğinleşme derecesinde yansıtır. 
Müzikte bu, üsttitremlerin temel sesle birlikte işitilebildiği andan başlayarak, titrem olarak etkilendirmekten geri duran fakat daha çok, algılanan izlenimlerin salt fiziksel yer değiştirmeleri olarak, titreşimlerin, salınımların duyulması olayıyla açıklanır. Bu, özellikle üsttitrem ilkesinin büyük bir önem kazandığı yüksek sesli tınılı çalgılarla ilgilidir. Fiziksel yer değiştirme duygusu kimi zaman gerçek anlamda sağlanır: Ziller, org, davullar, vb. 
Eski. ile Yeni kimi ayrımlarda titremsel ve üsttitremsel çizgilerin kesişmesini sağlamayı başarır. Bunlar kimi zaman ölçümlü ve dizemsel çizgilerle bile çarpışır. Dinsel törenin çeşitli olaylarında ortaya çıktığı gibi: İkonların altında diz çökenler, eriyen mumlar, esrime solumaları, vb.


Staroe i Novoe Eisenstein 1929 Yağmur Duası

Şunu belirtmek ilginç olur: Bu ayrımın kurgusu için parçaları seçerken, daha önce çekim ile kurgu kavramları arasında kurmuş olduğum kerteli birliğe çok benzer birliği kurarak, farkında olmaksızın kendi kendimize dizem ile titrem arasındaki temel eşitliğin kanıtını sağlamış olduk. 
Öyleyse. titrem, dizemin bir düzeyidir. 
Bu çeşit bir ortak paydaya indirgemekten, araştırma ve yöntembilim ereğiyle bir düzeydeki özellikleri bir başka düzeydeki özelliklere genişletmekten tedirgin olanların yararına, Hegel'ci eytişimin temel öğeleri konusunda Lenin'in yaptığı özeti anımsatırım: 
Bu öğeler daha ayrıntılı olarak şöylece ortaya konabilir: 
10) Yeni yönleri, ilişkileri, vb. açığa vuran sonu gelmez bir süreç. . 
11) İnsanın şeyleri, görünüşleri, süreçleri ve benzerlerini algılamasını görünüşten öze, fazla derin olmayandan daha derin öze doğru derinleştiren sonu gelmez bir süreç. 
12) Birlikte varoluştan nedenselliğe, bağlantı ve bağımlaşmanın bir çeşidinden daha derin, daha genel bir başka 
ceşidine. 
13) En alçak düzeyin bilinen çizgilerinin, yüklemlerinin, vb. nin daha yüksek düzeyde yeniden ortaya çıkışı, ve. 
14) Deyim yerindeyse, eskiye dönüş (yadsımanın yadsınması) .... (29). 
Bu aktarmadan sonra, daha yüksek kategorideki kurgu sınıfını tanımlamak istiyorum: