Ana içeriğe atla

Dizemsel (ritmik) Kurgu

Burada, parçaların uzunluklarını belirlemede, görüntüdeki içerik, göz önüne alınmakta eşit hakları olan bir etkendir. Parça uzunluklarının soyut belirlenmesi, yerini gerçek uzunlukların esnek bağıntısına bırakır. 
Burada gerçek uzunluk, ölçümlü bir formüle göre matematik yönden belirlenmiş parça uzunluğuna uygun düşmez. Burada parçanın kılgısal (pratik) uzunluğu, parçanın özelliklerinden ve ayrımın yapısına uyarak tasarlanmış uzunluğundan doğar.
Burada parçalar ile bu parçaların dizemsel ölçülerinin tam ölçümlü özdeşlik durumlarını bulmak eldedir. Bu dizemsel ölçüler de, parçaların, içeriklerine göre düzenlenmesiyle sağlanır. 
Burada ivme yoluyla biçimsel gerilim, parçaların yalnız temel plana uygun olarak değil, aynı zamanda buna aykırı olarak kısaltılmasıyla sağlanmıştır. En duygusal aykırılık, kolaylıkla seçilebilir bir tartıma daha yeğin gerecin sokulmasıyladır.

Potemkin'deki «Odesa Merdivenleri» aynmı bunun açık bir örneğidir. Burada askerlerin ayaklarının merdivenleri inerkenki dizemsel çarpışı, bütün ölçümlü isterleri çiğner. Kurgunun vuruşuyla eşlemesiz olan bu çarpış her seferinde vuruş-dışı (off-beat) olur; çekimin kendisi de, bu görünüşlerin her birinin çözümünde tümüyle değişiktir. Son gerilim kasılması, basamakları inen ayakların dizeminden başka bir dizerne -aşağıya doğru yeni bir devinim çeşidiyle-, aynı canlılığın bundan sonraki yeğinlik düzeyine -merdivenlerden aşağıya yuvarlanan bebek arabası- geçişle sağlanır. Araba, ilerleyen ayakları doğrudan doğruya hızlandırıcı bir rol oynar. Adım adım iniş, yuvarlanarak inişe geçer.


Battleship Potemkin Eisestein Odiesa Merdivenleri

Bunu, yukarıda Sen Petersburg'un Sonu'ndan alınan örnekle karşılaştırm, Bu son örnekte yeğinlik, parçaların her birini tek bir ölçümlü ölçü içinde gereken en küçük parçalarına .ayırmakla sağlanmıştır. 
Bu çeşit ölçümlü kurgu, buna benzer yalın marş ölçülü çözümlere tümüyle uygun düşer. Ancak daha çapraşık dizemsel gerekler için yetersizdir. 
Bu çeşit ölçümlü kurgu böyle bir soruna zorla uygulandı mı kurgu başarısızlığıyla karşılaşırız, Bu da Cengiz Han'ın Kalıtçısı (Potomok Çingiz Kana) filmindeki dinsel maske dansı gibi başarısız bir ayrımın nedenini ortaya koyar. Çapraşık bir ölçümlü vuruş temeline dayanan, parçaların özel içeriğine uygun düşmeyen bu ayrım ne özgün törenin dizemini ortaya koyar ne de sinemalık yönden duygusal bir dizemi getirir. 
Bu çeşit durumların çoğunda, uzmanda şaşkınlıktan başka, sıradan izleyicide de karmakarışık bir izlenimden başka bir şeye yol açılmaz. (Her ne kadar -gösterilen örnekte olduğu gibi- yapma bir müzik eşliğinin koltuk değneği böylesine güçsüz bir ayrımı biraz desteklerse de temel güçsüzlük yine de sürüp gider.)

Potomok Chingis-Khana (1928), Director: Vsevolod Pudovkin

Doğrusunu söylemek gerekirse, bunlar da yine titremsel düzende öğelerdir. Bunlar uzamsal-dizemsel niteliklerden çok, titremsel niteliklere göre devinen devinimlerdir. Burada uzamsal yönden ölçülerneyecek değişmeler, coşkusal seslerine göre birleşmiştir. Fakat parçaların birleşmesinde baş gösterge, optik ışık titreşimleri («sis» ile «parlaklık» ın çeşitli dereceleri) olan temel öğelerine göre belirlenmişti. Ve bu titreşimlerin düzenlenişi, müzikteki küçük bir uyumla (harmony) tam bir özdeşliği ortaya koyar. Bundan başka bu örnek, değişme olarak devinim ile ışık titreşimi olarak devinimi birleştirerek bir uzlaşıklık (consonance) gösterisi sağlar. 
Kurgunun bu düzeyinde artmış olan gerilim de, aynı «müzik» egemen öğesinin yeğinleşmesiyle oluşmuştur. Bu çeşit yeğinleşmenin açık bir örneğini Eski ile Yeni'deki' gecikmiş hasat görünçlüğü ortaya koymaktadır. Bu filmin bir bütün olarak kuruluşu, bu tek ayrımda olduğu gibi, temel bir kuruluş işlemine katılır; yani, öykü ile bunun geleneksel biçimi arasındaki çatışmaya. 
Coşkusal kuruluşlar, coşkudışı gerece uygulandı. Uyaran, her zamanki kullanılışı olan durumdan (örneğin filmlerde genellikle kullanılan kösnüllük) titrem bakımından karşıtlamcı (paradoksçu) yapılara aktarıldı. «İşleyimin temel direği» sonurıda ortaya çıkarıldığında, bu bir yazı makinesidir. Boğa ile inek mutlu bir biçimde birleşiyorlar. Kuşkuyu da tutkuyu da veren Kutsal Çanak** değil, bir kaymak makinesidir. 
Bundan dolayı hasadın izleksel minör'ü fırtınanın, yağ murun izleksel majör'üyle çözümlenir. Evet, hatta yığılmış hasat -güneşlenen verimliliğin geleneksel büyük izleği-, aynı hasadın yağmurla ıslanması olan küçük izleğinin bir çözümlenişidir. 
Burada gerilimin artışı, aralıksız bir egemen öğe duygusunun (akorunun) içten güçlenmesiyle oluşur, yani «fırtınadan önceki baskı» parçasındaki gittikçe artan duyguyla.


Staroye i novoye (1929), Sergei M. Eisenstein
Daha önceki örnekteki gibi, titremsel egemen öğe -ışık titreşimi olarak devinim-, ikinci. derecedeki bir dizemsel üst egemen öğeyle, yani değişme olarak devinimle birlikte gitmektedir. 
Bu devinim burada hava akımlarının yağmur sellerine dönmesiyle ortaya çıkan yelin gittikçe artan yeğinliğiyle anlatılmıştır. Basamakları inen adımların, aşağıya doğru yuvarlanan bebek arabasına aktarılmasıyla kesin bir benzerlik gös terir. 
Genel yapıda yel-yağmur öğesinin egemen öğeyle bağıntısı, ilk örnekteki (limandaki sis) dizemli sallantısı ile ağı andırır bulanıklığı arasındaki bağla ayırt edilebilir. Gerçekte, karşılıklı bağ bambaşka niteliktedir. Birinci örnekteki uyumluluğa aykırı olarak burada tam tersini görüyoruz.

Göğün kapkara, tehdit edici bir yığın durumuna geçişi, yelin yeğinleşen canlı gücüyle karşıtlanmıştır: yel akımlarının yağmur sellerine geçişinde yer alan katılaşma, yelle şişen eteklikler ve dağılan harman demetleriyle yeğinleşmiştir. 
Burada eğilimler -duruk olanın yeğinleşmesi ile canlı: olanın yeğinleşmesi - arasındaki çatışma, titremsel kurgu yapısındaki uzlaşıksızlığın açık bir örneğini verir. 
Coşkusal izlenim noktasından hasat ayrımı limandaki sis ayrımının lirik (edilgen) minöründen ayrı olarak trajik (etken) minörünü örnekler. 
Her iki örnekte de kurgunun, kendini oluşturan temel öğenin, yani renk'in artan değişikliğiyle büyümesi ilgi çekicidir: «Liman» da koyu griden sisli beyaza (yaşamdaki örnekseme: Tan); «hasat» ta açık griden kurşuni siyaha (yaşamdaki örnekseme: Bunalımın yaklaşması)... Yani, birinci durumda yinelenimi (frekansı) artan, öbüründe yinelenimi azalan ışık titreşimleri çizgisinde. 
Yalın ölçüme dayanan bir yapı, yeni bir devinim sınıfına, daha yüksek anlamlı bir sınıfa yükselmişti. 
Bu .da bizi çok yerinde olarak şu adı verdiğimiz kurgu sınıfına ulaştırır: