Ana içeriğe atla

Kurgunun Anlamı

Çevirim oyunluğu (senaryosu) konusunu incelerken, alıcının sürekli olarak bir kez çalıştırılmasıyla elde edilen film parçasına çekim adı verildiğini görmüştük. Bir filmin böyle yüzlerce çekimden oluştuğunu, çevirim oyunluğunda bu çekimlerin her birinin birden başlayarak birer çekim sayısı aldığını da belirtmiştik. Bu çekimler, çevirim oyunluğunda konunun gelişmesine, dramatik yapıya uygun olarak mantıklı bir yoldan sıralanmaktaydı; ama sinema uygulayımının zorunlulukları yüzünden bu çekimler sırası karışık olarak çevriliyordu. Öyleyse bir filmin çevrilmesi sona erdiğinde, sinemacının önüne yüzlerce çekimden (üstelik kimi çekimlerin birden çok çekildiği göz önüne alınırsa binlerce çekimden) oluşan bir küme çıkar. Sinemacının yapacağı ilk çalışma da, bu çekimleri, oyunluktaki çekim sayılarına göre sıraya koyup uç uca eklemektir. Kurgunun ilk işlemi de budur. Ama buna kurgu değil, dizileme denir ve dizileme sonunda kurgu değil, ancak kaba kurgu gerçekleşir.

Filme istenilen biçimin verilebilmesi için bu kaba kurguyu ince kurgunun, sonra da asıl kurgunun izlemesi gerekir. Çünkü kurguyla ereklenen şey, çekimleri yalnızca oyunluktaki mantıklı sıraya göre dizmek değildir. Kurgu, eldeki çekimler arasında seçim yapmak, bunları çevirim oyunluğundaki (senaryosuna) sıralarına göre dizmek, bu çekimlerin uzunluklarını büyük bir titizlikle saptamak, çekimlerin içerik yönünden ilişkilerini göz önüne almak, bunları belirli bir anlatıma göre düzenlemektir. Kurgu yardımıyla filme özgü uzam ve zamanı yaratmak, filmsel gerçeği ve evreni kurmak, filmin dizemini ve tartımını gerçekleştirmek filme belli bir anlatım kazandırmak, filme akıcılık vermek ancak böyle sağlanabilir. Buna göre kurgu, çok yönlü ve çok karmaşık bir işlemdir. Kurguya gelinceye kadarki bütün çapraşık sinema çalışmaları da bir bakıma sinemacıya bir ham özdek (madde) hazırlamak anlamına gelir, işin asıl önemli bölümü kurguyla başlar. Bunun nedeni şudur: Sinemacı daha filmini çevirmeden önce yapıtını kafasında bir bütün olarak tasarlamıştır; çevirim oyunluğu bu tasarının kağıt üstüne dökülmüş biçimidir. Ne var ki filmin çevrilmesi bu tasarıya, bu çevirim oyunluğuna ne denli uygun gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, yine de sinemacının kafasında canlandırdığından değişik bir sonuç verir. Asıl filmi, bu çekimleri düzenleyerek yeniden kurmak gerekir. Bu da, görüntüleri taşıyan bu çekimleri, görüntüler arasındaki ilişkiye göre düzenlemekle olur. Bir film her şeyden önce, çekimler arasındaki bir ilişkiye dayanır. Çünkü bir yandan her çekim bir önceki çekimde ortaya sürülen bir durumun doğal bir sonucudur, bunun ortaya koyduğu bir soruyu yanıtlar ve bir sonraki çekime izleyiciyi hazırlar; bir yandan da, ard arda dizilen iki çekimden elde edilen sonuç, artık ne birinci çekimin taşıdığı anlam, ne ikinci çekimin taşıdığı anlam, hatta ne de bu iki çekimin taşıdıkları anlamın toplamıdır; ortaya yepyeni bir şey, deyim yerindeyse yeni bir anlam, üçüncü bir anlam çıkmıştır.

Burada belirtilmesi gereken bir önemli nokta daha vardır: Kurgu işlemi, görünüşte bütün çekimlerin tamamlanması, yani filmin çevrilmesinin sona ermesiyle başlamakla birlikte, gerçekte kurgu daha çevirim oyunluğu hazırlanırken, hatta daha önceki aşamada sinemacının kafasında gerçekleştirilmiştir. Ancak bu tasarlanmış, bu önsel (a priori) kurguya göre gerçekleştirilmiş çevirimler elde edildiği takdirde kurgu da da başarılı sonuçlar sağlanabilir. Yoksa çevirim aşamasında gelişigüzel çekimler gerçekleştirip de kurguyla tam bir başarıya ulaşmak mümkün değildir. Zaten bundan dolayıdır ki, çevirim oyunuluğunu gerçekleştirmenin en önemli işlemine kurgulama adı verilir; yani kurgulama, daha kurgu gerçekleştirilmeden kurguyu tasarlamak, çevirim oyunluğunu ilerideki kurguyu göz önüne alarak hazırlamak demektir.