Lucy Fischer
Çeviren: Emrah Suat Onat
SineMasal Yazılar - 1 Sinema İdeoloji Politika, (Mayıs 2008) Nirengi Kitap
Thomas Edison, Sandow the Strongman
Thomas Edison, A Morning Bath
Thomas Edison, Black Diamond Express
Thomas Edison, Anna Belle Serpentine Dance
The Lumiere Brothers' First films 1895
* Lucy Fischer, "Film Editing", A Companion to Film Theory, ed. Toby Miller and Robert Stam, Blackwell Publishing, Oxford, 2004, s. 64-68'den çevrilmiştir.
¹ Ephraim Katz, The Film Encyclopedia, HarperCollins, New York, 1997, s. 405.
² David Rordwell and Kristin Thompson, Film Art: An Introduction, McGraw Hill, New 3 York, 1990, s. 409.
³ Richard D. MacCann (ed.), Film: A Montage of Theories, Dutton New York, 1966.
Çeviren: Emrah Suat Onat
SineMasal Yazılar - 1 Sinema İdeoloji Politika, (Mayıs 2008) Nirengi Kitap
"Kurgu, film teknisyenlerinin anlam yaratma konusunda sahip oldukları en etkili araçtır."
V. I. Pudovkin
Film Technique and Film Acting
"Filmin tüm teknik özellikleri içinde, en yaygın ve vazgeçilmez olanı kurgudur."
Siegfried Kracauer
Theory of Film
Yukarıdaki alıntıların gösterdiği gibi, kurgu uzun zamandır film eleştirmenleri ve sinemacılar tarafından sinemasal formun en önemli unsuru olarak görülmekte, bu önemiyle de film teorisinin gelişme sürecinde hatırı sayılır derecede ilgi çekmektedir. Bununla beraber hala kolayca tanımlanabilecek bir kavram değildir.
Bazı sinema araştırmacıları kurguyu tamamen film üretimiyle ilişkilendirirken, Katz şöyle der: "[Kurgu] Hareketli görüntüye ait planların ve onlarla uyuşan işitsel unsurların, birbiriyle tutarlı bir sıra ve akan bir devamlılık içinde, seçilmesi, toplanması ve düzenlenmesi işlemidir" ¹ Diğerleri film metnine kadar yayar. Şöyle ki, Bordwell ve Thompson kurguyu iki yönlü bir yaklaşımla tanımlar: "[Kurgu] 1) film yapım sürecinde, kamera çekimlerini seçme ve birleştirme görevi [ve] 2) bitmiş bir filmde, çekimler arasındaki ilişkileri düzenleyen tekniklerin birlikteliğidir.²
Katz, özellikle sesi kendi kurgu tanımına dâhil ederken, Bordwell ve Thompson bu öğeye fazla değinmeden, sadece "kamera çekimlerinin" bir araya getirilmesinden söz eder. Hiçbir eleştirmen kamera içi -görüntülerin filme alınırken sırayla çekilmesi yöntemiyle (bilinçli ya da bilinçsiz) çekimlerin daha sonra birleştirilmesine gerek duyulmayacağı- kurgu anlayışına dikkat çekmez. Sonuç olarak, eğilimler kurgunun tanımlamalarında ortaya çıkar. Katz kurgucunun yarattığı "mantıklı bir seri ve akan devamlılıktan" bahseder, böylece, geleneksel anlatı biçimini kabul eder ve soyutlama olasılığını yadsır. Açıkça, en iyi tanımlama kurgunun tam karmaşıklığını ortaya koyacaktır: bir üretim evresi ve düzensiz üslup olarak durumunu; dramatik ve deneysel eserler yaratmak üzerindeki etkisini; ses ve görüntü üzerindeki potansiyel uygulamasını.
Film kurgusunun kuramlaştırılmasını araştırırken, tarihsel bir perspektife başvurulması da gereklidir. Belli bir düzeyde, sinemanın ilk yıllarında (1895-1900 arası, "ilkel" dönem olarak adlandırılan süreçte) film kurgusu yoktur. Sinemacılar (Fransa'da Lumiere Kardeşler, ya da Birleşik Devletler'de Thomas Alva Edison gibi) tek çekimlik filmler ürettiler: çekim için bir konu seçilir; objektif için uygun hale getirilir; kamera çalıştırılır ve içindeki film şeridi bitene kadar çekilirdi. Sonraki yıllarda çoklu çekim formatında uygulanacak yöntemin aksine, kamera düzeninde herhangi bir değişiklik yapılmazdı. Tek çekimden oluşan dikkate değer eserlerden başlıcaları (1894 ile 1896 yılları arasında) Edison'un Sandow the Strongman, Morning Bath, Black Diamond Express, Serpentine Dances ve The Kiss adlı eserleri, bunlarla birlikte Lumiere Kardeşlerin Feeding the Baby, The Arrival of a Train, Workers Leaving Lumiere Factory ve Leaving Jerusalem by Railway filmleri sayılabilir.
Thomas Alva Edison
Thomas Edison, Sandow the Strongman
Thomas Edison, A Morning Bath
Thomas Edison, Black Diamond Express
Thomas Edison, Anna Belle Serpentine Dance
The Lumiere Brothers' First films 1895
(1895) Lumiere Kardeşler
Sinema tarihinin ilk yıllarındaki bu yaklaşımdan ayrılan, ancak kendi başına film kurgusu olarak tanımlanamayacak bir istisna da bulunmaktadır. Genellikle özel efekt yaratmak için kullanılan, "yer-değiştirme hilesi" olarak bilinen kamera oyunlarından bahsediyorum. Örneğin, daha önce bir sahne hokkabazı olan George Melies'e ait bir filmde aktris aniden görüntüden kaybolur (Vanishing Lady'de olduğu gibi [1896]). Çekimin ilk bölümünde kadın kameranın önüne yerleştirilerek filme alınır. Daha sonra kamera durdurulur ve kadın sahneden çıkar. Çekime kadınsız şekilde devam edildiğinde, filmi izleyen seyirci aktrisin bir anda buharlaştığını görür. Kamera içi / stop-motion fotoğrafçılığı gibi benzer teknikler daha ciddi eserlerde de kullanıldı. On altınca yüzyılda gerçekleşen gerçek bir olaydan yola çıkılarak çekilen The Execution of Mary Queen of Scots (1895) filminde aktris, balta boynuna yaklaşırken filme alınır, daha sonra (kameranın kapatılmasıyla birlikte) bedeni (kopan kafanın asıl sahibi olan) cansız bir mankenle değiştirilir.
Georges Melies
The Vanishing Lady,(1896) Georges Melies
The Execution of Mary, Queen of Scots - 1895
The Great Train Robbery, (1903) Edwin Porter
1903'te, Edwin Porter'in (Edison Şirketi için çekilen) The Great Train Robbery filmi gibi eserlerde, -en azından dramatik bağlamda- daha gelişmiş film kurgusuna ait temeller görülür. Öykü birden fazla çekimle gelişir: Treni kovalayan haydutlar; banka vagonunu soyan haydutlar; trenin tepesinde koşturan adamlar; yardım için gelen polisler. Anlatısal türün ötesinde, kurgu diğer tarzlar için önem kazandı. (Edison'un President Mckinley at Home[1987] filmi gibi) tek çekimdik ilkel belgeseller yerlerini Cricks ve Martin'in -bir pastanedeki üretim işleyişinin her aşamasını ("hamurun karılması", "çöreklerin hazırlanması") ardışık görüntülerle anlatan bir ingiliz belgeseli olan- A Visit to Peek Frean and Company's Biscuit Works (1906) adlı çalışması gibi çok çekimli filmlere bıraktılar.
A Visit to Peek Frean and Company's Biscuit Works, (1906) Cricks ve Martin
Film kurgusu 1910 ve 20'lerde giderek gelişirken, eleştirmen ve kuramcılar onun tekniğini açıklamaya ve önemini açık ve kesin bir dille ifade etmeye uğraşıyorlardı: Film kurgusu nasıl işler? Bir dili nasıl oluşturur? İnsan aklının işleyişini taklit mi eder? Kullanımını hangi biçimsel ilkeler belirler? Estetik bir araç olarak, daha yerine oturmuş sanatsal alanlarla (örneğin edebiyat ve tiyatro) nasıl karşılaştırılabilir? Hangi sinemacı bu tekniğin ustasıdır?
Bu sorulardan da açıkça anlaşılacağı üzere, kuramcılar kurguya farklı bağlamlar içinde yaklaşmışlardır. Bazılarına göre kurgu, sinemayı bir medyum olarak ayrıntılarıyla belirleyen bir inancın destekleyicisidir; bazılarına göre, deneysellik ya da gerçeklik arasındaki tartışmayı körükler. Bazılarına göre, sinemanın kavrayış ya da ruh ile olan bağlantısını kanıtlar; bazılarına göre de, sinema auteurlerine ait stillerin ayırt edici özelliği olur.
Bu nedenle, eğer kurgu kelimenin tam anlamıyla görüntülerin yan yana konulmasını gerektiriyorsa, onun kuramsallaştırılması üzerine yapılacak genel bir bakış da (Richard Dyer MacCann'ın, yapılan çalışmalar arasında sinema eleştirisi üzerine öncü kabul edilen antolojisinin³ başlığını ödünç alarak) "kuramların montajını" gerektirir.
* Lucy Fischer, "Film Editing", A Companion to Film Theory, ed. Toby Miller and Robert Stam, Blackwell Publishing, Oxford, 2004, s. 64-68'den çevrilmiştir.
¹ Ephraim Katz, The Film Encyclopedia, HarperCollins, New York, 1997, s. 405.
² David Rordwell and Kristin Thompson, Film Art: An Introduction, McGraw Hill, New 3 York, 1990, s. 409.
³ Richard D. MacCann (ed.), Film: A Montage of Theories, Dutton New York, 1966.