"Photoplay, aklın yasalarına, dış dünyanın yasalarından daha fazla itaat eder."
Hugo Munsterberg
The Film
Pek çok kuramcı için, film kurgusunun ana ilgi odağı (ve yarattığı metinsel söylem) insan zihninin işleyişini "taklit" edebilme gücü olmuştur. Bu eleştirmenler arasında, sinemanın ilk yıllarında yayınlanan The Film: A Psychological Study (The Silent Photoplay in 1916) ³⁷ isimli kitabın yazarı Hugo Munsterberg de bulunmaktadır. Munsterberg "kurgu" terimini kullanmasa da, bu kavram ile doğrudan ilişkili görünen, sinemanın "sahnelerin hızla değişmesi" eğilimi üzerine odaklanmıştır.³⁸
Munsterberg kurguyla, kendi dalı olan "hafıza ve hayal gücü" bağlamında ilgilenir; sinemanın eşsiz psikolojik üslubunu vurgulamak üzere sıklıkla tiyatro ile kıyaslar. Örneğin hafıza ile ilgili olarak şunları söyler:
Tiyatro, hafızamıza, bu geriye bakışı önermekten başka bir şey yapamaz... Photoplay yapabilir. Ormandaki kahramanı tehlikenin doruğunda görürüz, ve bir anda sahne üzerinde geçmişin bir resmi parıldamaya başlar. İki saniyeden kısa bir süre için New England'ın pastoral görüntüsü Afrika'daki soluk kesen maceranın arasına giriverir. Bu derin nefes sona erdiğinde, bizler tekrar o anda yaşanan olaylarla heyecana kapılırız. Geçmişe ait ev sahnesi, aklımızdan bir ok gibi geçen geçmiş günlerin telaşlı hatırası gibi oradan oraya uçuşur.³⁹
Böylece Munsterberg için sinema, "hafıza işlevimizin nesnelleştirilmesini sağlarken... dış dünyanın kendisi... geçmiş anılarımıza ait düşüncelere uyumlu şekilde biçimlenmiş olur."⁴⁰ Munsterberg'e göre sinema, bir hayal duygusu yaratmanın yanı sıra, insan hayal gücünü görselleştirmek için özel yeteneklere sahiptir:
Kahramanının anılarını izleyebildiğimiz gibi, onun hayallerini de paylaşabiliriz... Deniz kuvvetlerine katılan genç adamın ilk gecesinde geminin güvertesinde uyuduğunu görürüz; duvarlar yok olur ve hayal gücü limandan limana heyecan içinde dalgalanır.⁴¹
Önceki örnek kurgunun ekrandaki karakterlerin bilinçlerini betimlemedeki yeteneğiyle ilgiliyken, Munsterberg kesmenin izleyicinin zihninde nasıl bir etki yaratacağıyla da aynı oranda ilgileniyordu. Burada, filmlerin izleyiciye zihinsel olarak "her yerde birden bulunmak" ve dikkati başka yönlere çekmek konusunda izin verdiğini söyler:
Sadece photoplay bize her yerde birden bulunma şansını verir. Genç karısına patronuyla iş görüşmesi yapacağını söyleyen ama geç bir saatte ofisindeki stenograf ile gece kulübünde eğlenen bankacıyı görürüz. Stenograf kız ise, fakir ve yaşlı ailesine erken saatte eve geleceğini söylemiştir. Görkemli teras lokantasını ve tango dansını görürüz, ama dra matik ilgimiz flört eden çift, banliyödeki evinde kocasını bekleyen kıskanç kadın ve bir tavan arasında yaşayan endişeli yaşlı insanlar arasında dağılır. Aklımız üç sahne arasında gidip gelir. Photoplay her birini arka arkaya gösterir. Yine de onları ardışık bir şekilde düşündüğümüz söylenemez. Sanki, gerçekten de aynı anda üç ayrı mekânda gibiyizdir.⁴²
Yani, Munsterberg için sinema "mekân, zaman ve nedensellik gibi dış dünyaya ait biçimlerin üstesinden gelerek ve ilgi, hafıza, hayal gücü, duygu gibi iç dünyaya bağlı biçimlere ait olayları düzenleyerek"⁴³ başarılı olur.
Munsterberg bunları 1916 yılında yazmış olsa da, bu konular çağdaş sinema kuramı içinde hala canlılığını korumaktadır. Yakın bir tarihte Maureen Turim, sinemada son derece önemli bir kurgu yapısı olan "flashback" kavramının tarihini inceleyerek, Munsterberg'in sinema ve hafıza ile ilgili yaklaşımını genişletmiştir. Turim şöyle yazar: "Flashback olgusunun hafıza, rüyalar ya da itirafları taklit eden bir temsil olarak geliştiğini rahatlıkla söyleyebiliriz"⁴⁴ Pek çok geleneksel filmde önemli flashback sekansları bulunurken (genel olarak en çok bilinenleri Humoresque [1946], Casablanca [1943], Body and Soul [1947], The Snake Pil [1948]) geçmiş ile gelecek, hayal gücü ile gerçeklik arasındaki sınırlarının belirsiz olduğu yenilikçi çalışmalar da bulunmaktadır. Bunlar arasında en ilgi çekenlerinden biri -Fransız Yeni Dalgasına ait bir eser olan, modernist sinemada önemli bir yere sahip- Alain Resnais'in Hiroshima, Mon Amour (1959) filmidir. Bu filmde, Fransız bir kadınla Japon bir erkek arasındaki (kadının Tokyo'yu ziyareti esnasında yaşanan) çağdaş bir randevu ile, (savaş zamanı Fransa'sında genç bir kız olarak) aynı kadınla bir Alman askeri arasında yaşanmış aşk ilişkisine dair anılar belirsizce birbirine karışır. Öykü, sürekli olarak kadının şimdiki anıyla, bir genç kız olarak kafası tıraşlanmış halde ailesinin bodrum katında saklanmasını gösteren, açıklaması yapılmamış sahneler arasında aniden değişir. Aşkının trajedisi geri dönüşler yardımıyla yavaş yavaş ortaya çıkarken, kadının bir yasak aşk yaşadığı anlaşılır. 1990'larda bu tip gizemli geri dönüşler son derece sıradan olsalar da, 1950'ler biterken yer yerinden oynuyordu.
Hiroshima, Mon Amour, (1959) Alain Resnais
³⁷ Hugo Munsterberg, The Film: A Psychological Study (The Silent Photoplay in 1916), Dover Publication, New York. 1970.
³⁸ Munsterberg, a.g.e., s. 47.
³⁹ Munsterberg, a.g.e., s. 40.
⁴⁰ Munsterberg, a.g.e., s. 41.
⁴¹ Munsterberg, a.g.e., s. 43.
⁴² Munsterberg, a.g.e., s. 45.
⁴³ Munsterberg, a.g.e., s. 74.
⁴⁴ Maureen Turim, Flashbacks in Film: Memory and History, Routledge, Ne w York, 1989, s. 6.