Eisenstein, sinema dili ve genellikle sinema konusunda. «Rus Biçimcileri» diye adlandırılan dilbilimcilerden esinlendi. Rus Biçimcileri, bir yazın biliminin ardındaydılar. Eisenstein da bir sinema biliminin ardındaydı; aynı zamanda onlar gibi genelde sanatsal bir iletişim bilimine ulaşmak istiyordu (1:479): «Bizim aramakta olduğumuz şey, sinemalık anlatım yöntemleri için birleşik bir dizgedir. Öyle bir dizge ki, bu sinemalık anlatımın bütün öğeleri için geçerli olsun, Bunların ortak göstergeler dizisinde birleştirilmesi, bu işi tümüyle çözecektir» (9:39). Kurgunun daha sonraki gelişimini de göz önüne alarak der ki: «Bununla birlikte geriye en önemlisi kalıyordu. Kurguyu yalnız etkiler yaratmanın bir aracı olarak değil, her şeyin üstünde bir konuşma aracı, düşünceleri aktarma, bunları özel bir sinema diliyle film söyleminin özel bir biçimiyle aktarma aracı olarak anlamak». (9:245). Ve daha önce. de alıntıladığımız gibi, sinemanın tiyatro ya da resimden çok, dilin işlemlerini betiimsemesi gerektiğini söyler.
Eisenstein, dil gibi sinemanın da saymaca bir niteliği olduğunu belirtir. Sinemanın görüntüleri ona göre saymacadır: «Sinema, olguları değil, sıradan görüntüleri (fotoğrafları) gösterir ... kurgu, olayları değil, çağrışımlar zincirini karşı karşıya getirir» (15:129-130). Viyaçeslav İvanov'a göre de, Eisenstein'ın «sanat biçimleri dilinin sözdizimi» diye adlandırdığı şey, «çağdaş imbilimin anladığı biçimdeki sözdizimiyle çakışır: Hangi çeşitten olursa olsun imlerin çağrışım kuralları» (6:48).
Eisenstein sinemanın bir dil olmasını istiyordu; bundan dolayı söylen (mit) dillerinin yapısal incelemesinin, hiyeroglifin, Kabuki tiyatrosunun, kuttörenin (rite'in), şiirin, resmin İncelenmesinden yola çıkarak bunun düzeneklerini ortaya koymak için bıkmadan çalıştı (1:26). Bütün bunlarda, tüm sanat dillerinin kurallı dizgelere sokulabileceğinin doğnılanmasını buldu (1:425).