Eisenstein'ın renkle ilişkisi, ses konusunda olduğu gibi, renkli filmden çok öncedir. «Film Duyumu»nun bir bölümü renk konusuna ayrılmıştır. Puşkin konusunda renkli olarak çevirmeyi düşündüğü film de onu bu konuya yeniden eğilmeye yöneltir, Öldüğü sırada üzerinde çalıştığı ve yarım kalan incelemesinin konusu da yine renktir. Eisenstein kılgısal olarak rengi ancak Korkunç İvan'ın ikinci bölümündeki iki görünçlükte kullandı ve her zaman olduğu gibi renk kavramım da kurgu kuramının, çok sesli kurgu kuramının içindeki yerine yerleştirdi. Ölümüyle yarım kalan «Renkli Sinema» yazısında şöyle der. «Sinemalık anlatımın bütün öğeleri, bir filmin çevrilmesine dramatik olgunun öğeleri olarak katılmalıdır. Buna göre, rengin bir fiImde kullanılmasının ilk ve en önemli koşulu, onun dramatik bir etken olmasıdır. Bu konuda renk, müzik gibidir. Filmlerde müzik, gerekli olduğunda iyidir. Renk de, gerekli olduğunda iyidir. Bunun anlamı şudur: Renk ile müzik, olgunun gelişmesindeki belirli bir anda aktarılması, söylenilmesi ya da aydınlatılması gerekli olanı en geniş biçimde anlatabildikleri ya da açıklayabildikleri yerde ve zamanda iyidirler (üstelik bu vakit başka öğeler değil, yalnız bunlar iyidir)» (12:121).