Böylece Eisenstein'ın kurgu üzerine 1940'lardaki gorüşlerine geçmiş oluruz. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi, her ne denli 1930'larda, özellikle Bejin Bataklığı'ndan sonra Eisenstein'a yöneltilen biçimcilik suçlamaları, onun anlıksal kurgu, içinden konuşma konusundaki çalışmalarını çelmelemişse de Eisenstein kurgu üzerindeki kuramlarını bir yana itmiş değildir. Tam tersine, Eisenstein, SSCB'de çevirdiği (sonradan yasaklanan ve yok olan) bu ilk sesli film ile daha büyük ölçüde de Aleksandr Nevski dolayısıyla kurgu kuramlarını sesli, hatta renkli filmi kapsayacak biçimde genişletmeye yönelir. Bunların başında düşey kurgu gelir.
Eisenstein düşey kurgudan (vertical montage) ilk kez Aleksandr Nevski üzerinde çalışırken söz açmıştır: «Herkes bir orkestra partiturunun nasıl olduğunu bilir. Partiturda birçok dizek (porte) vardır, her biri bir çalgıya ya da benzer çalgılara ayrılmıştır. Her bölüm yatay olarak gelişmiştir. Ancak, düşey yapının da rolü bundan önemsiz değildir; belirli bir zaman diliminde orkestranın tüm öğelerini birbirine bağlar. Düşey satırın ilerleyişi içinde, tüm orkestrayı kapsayarak ve yatay olarak iç içe geçerek, tüm orkestranın karmaşık uyumlu devinimi sürüp gider» (8: 73). Eisenstein bu benzetmeden yola çıkarak şunu ekler: «Bu orkestra partituru görüntüsünden, görsel-işitselin partituruna dönecek olursak, çalgıların bölümüne yeni bir bölüm eklemenin gerekli olduğunu görürüz: Bu yeni bölüm, birbirini izleyen ve kendi yasalarına uyarak müziğin devinimine uygun düşen -ya da bunun tersine işleyen- görüntüler dizeğidir» (8: 73).
Çekimlerin içindeki öğeler, bu çekimler bir film içinde dizildiklerinde genellikle bir orkestra partiturundaki gibi yatay olarak gelişir. Ama aynı zamanda bu öğeler giderek birbiriyle kesişir, birbirini etkiler, karşılıklı eylemleriyle anlamlarını değiştirirler. Dolayısıyla ortaya karşısürümsel bir yapı çıkar ki burada artık yatay kurgu işlemez olur ya da ikinci sıraya itilir; bunun yerine bütün öğelerin bir arada işlediği bir düşey kurgu, çoksesli bir kurgu ortaya çıkar. Eisenstein orkestra partituruna eklediği görüntüler dizeğinin yanına daha sonra rengi de katar. Eisenstein rengi sesle eş tutar; bundan dolayı, sesin görüntüye eşlemesiz olarak katılmasında direndiği gibi, rengin de aynı biçimde kullanılmasını ister. Böylelikle Eisenstein'ın yeni evreninde, düşey kurgu, üç «bölüm»ün orkestralanmasını sağlayacaktır: Görüntü kuşağı, ses kuşağı, renk kuşağı. Eisenstein, duyumlar arasında eşdeğerler, karşılıklar üzerinde durduğu için de, bunların her biri öbürünün yerini tutabilecek, öbürünün yerine kullanılabilecektir: Görüntü, sesi verebilecektir örneğin ya da renk. sesi ...
Böylelikle düşey kurgu, ikili duyumu (synesthesia'yı), yani «değişik duyum örgenlerinin değişik alanlardan aktardığı çeşitli duyumları bir bütünde birleştirme yetisi»ni (16: 188) sağlayabilecektir. Eisenstein, algılarımızın ustaca düzenlenişiyle çeşitli duyum dizgelerimizin (görme, işitme, dokunma, tatma, koklama) birbiriyle bağlantı kurması, birbirini desteklemesi, birbirinin yerine geçmesiyle ele alınan izleğin eksiksiz anlaşılmasının sağlanmasını ister. Bu çeşitli duyumların bir bütünde birleştirilmesine «duyumların eşlenmesi» adını verir Eisenstein ve «Film Duyumu»nun bir bölümünü bütünüyle bu konuya ayırır.
Görülüyor ki, sesin ve rengin sinemaya katılmasıyla birlikte, Eisenstein'ın kurgu kavramı da, bütün duyumları kapsayacak biçimde gelişmekte ve yine öbür kurgu çeşitlerinde olduğu gibi, niceliksel bir birikim sonucu niteliksel bir sıçrayışla düşey kurguya ulaşmaktadır. Eisenstein zaten sinemanın uygulayımbiilmindeki her yeni gelişmeyi, kendi kurgu kuramına ustaca uyarlamasını bilmiştir; yalnız sesi ve rengi değil, üçboyutluluğu, hatta televizyonu bile.
Buna bağlı olarak, duyumların eşlenmesi görüşünün bir yönü de şudur: Eisenstein, sinemacının elindeki gereçlerin, bu duyumların hepsine karşılık verebilecek ölçüde çoğaltılmasını ister. Böylelikle duyumlarımızın hepsine birden yanıt verecek gereç sinemacının buyruğunda olur; sinemacı tıpkı bir piyanonun klavyesi önündeymişçesine bunların sağladığı tüm olanakları kullanabilir;